1. Karaciğer Yağlanması Nedir?
NAFLD (non-alkolik yağlı karaciğer hastalığı), kişinin hiç alkol almaması ya da çok az alkol tüketmesine rağmen, karaciğer hücrelerinin en az %5’inde yağ birikimi görülmesiyle tanımlanır. Bu tanı, karaciğer biyopsisi veya görüntüleme yöntemleriyle konur ve metabolik hastalıklar, toksinler ya da ilaçlar gibi diğer yağlanma nedenleri dışlandıktan sonra kesinleşir. Hastalık, basit yağlanma (steatoz) şeklindeki hafif formdan, daha ciddi bir tablo olan non-alkolik steatohepatit’e (NASH) kadar ilerleyebilen bir süreçtir.
Karaciğer yağlanmasının tedavisinde, beslenme düzeninin iyileştirilmesi, düzenli fiziksel aktivite yapılması ve sağlıklı kilo kaybının hedeflenmesi gibi yaşam tarzı değişiklikleri önerilir.
2.Karaciğer Yağlanmasında Beslenme Yaklaşımları Nelerdir?
Akdeniz Diyeti
Avrupa Karaciğer Araştırmaları Derneği (EASL), Avrupa Diyabet Araştırmaları Derneği (EASD) ve Avrupa Obezite Araştırmaları Derneği (EASO), Avrupa Klinik Beslenme ve Metabolizma Derneği (ESPEN), Asya Pasifik Karaciğer Çalışmaları Derneği (APASL) karaciğer yağlanması tedavisi için Akdeniz diyetini önermektedir.
Akdeniz diyetinin uzun vadede kilo kaybı açısından düşük yağlı diyete göre daha etkili olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca, kilo kaybı olmasa bile metabolik durumu ve karaciğerdeki yağlanmayı azaltabileceği belirtilmektedir.
Karaciğer yağlanmasının diyabet ve kalp-damar hastalıklarıyla olan yakın ilişkisi dikkate alındığında, Akdeniz diyetinin bu hastalıkların önlenmesinde önemli faydalar sunduğu, randomize kontrollü çalışmalarla ortaya konmuştur.
82 karaciğer yağlanması hastası üzerinde yapılan başka bir çalışmada, Akdeniz diyetine yüksek uyum gösteren bireylerde ileri düzeyde karaciğer yağlanması ve steatohepatit görülme olasılığının daha düşük olduğu belirlenmiştir.
Farklı diyetlerin karaciğer enzimleri üzerindeki etkisini inceleyen bir çalışmada, 259 obez ve diyabet hastası üç gruba ayrılmıştır:
-Amerikan Diyabet Derneği (ADA) diyeti
-Düşük Glisemik İndeksli (LGI) Karbonhidrat Diyeti
– Modifiye Akdeniz Diyeti:
Sonuçlar, kalori miktarları aynı olmasına rağmen, 6 ve 12 aylık takiplerde ALT düzeylerinde en belirgin düşüşün modifiye Akdeniz diyeti uygulayan grupta görüldüğünü ortaya koymuştur. Üstelik bu olumlu etki, kilo kaybı olmasa bile anlamlı bulunmuştur.
Akdeniz diyetinin detaylı içeriği için tıklayınız.
3.Besin Gruplarının Karaciğer Yağlanmasına Etkisi:
Meyve ve Sebzeler:
175 fazla kilolu Latin kökenli genç üzerinde gerçekleştirilen kesitsel bir araştırmada, nişasta içermeyen sebze tüketiminin; karaciğerde yağ birikiminin azalması, insülin duyarlılığının artması ve viseral yağ dokusunun azalması ile ilişkili olduğu belirlenmiştir.
Karaciğer yağlanmasının gelişiminde ve ilerlemesinde doğal meyve ve sebze fruktozunun değil, eklenmiş fruktozun temel katkı sağlayan faktör olduğu belirtilmiştir. Meyve ve sebze fruktozu karaciğer yağlanmasına olumsuz etkisi olmayan, aksine karaciğer yağlanması ve ilişkili diğer hastalıklar, örneğin T2DM’ye karşı koruyucu etkisi olan bir bileşendir.
- Karaciğer yağlanması ile ilişkili yapılan çok sayıda araştırma, meyve ve sebzelerde yer alan iki temel antioksidan grubuna, yani polifenoller ve karotenoidlere odaklanmıştır. Polifenoller, kimyasal yapılarına göre flavonoidler ve flavonoid olmayanlar olarak sınıflandırılmaktadır.
- Flavonoidler arasında kuersetin, antosiyaninler, kateşinler ve soya polifenollerinin olumlu etkilerine dair güçlü bilimsel kanıtlar mevcuttur. Kuersetin; kırmızı soğan, elma, orman meyveleri, narenciye gibi besinlerde yüksek miktarda bulunan yaygın bir flavonoid türüdür.
- Antosiyaninler; orman meyveleri, çilek, kiraz, erik, üzüm, kırmızı portakal ve kırmızı soğan gibi çeşitli meyve ve sebzelere mavi, mor ve kırmızı rengini veren flavonoid bileşiklerdir.
- Luteolin, kekik, soğan, brokoli ve karnabahar gibi sebzelerde bulunan bir flavonoiddir.
- Besin değeri olan flavonoid olmayan maddeler, gallik asit ve ellagik asit gibi fenolik asitlerdir. Tanenler, nar, hurma, ceviz ve fındık gibi MD’ye özgü meyve ve kuruyemişlerde yaygın olarak bulunur
- Domateste bol miktarda bulunan likopenin, karaciğer yağlanmasının beslenme yoluyla önlenmesinde etkili olduğu deneysel çalışmalarla desteklenmiştir.
Tam Tahıllar:
Karaciğer yağlanmasının oluşumu ve ilerleyişinde kritik bir rol oynayan bağırsak-karaciğer ekseni göz önüne alındığında, bağırsak mikrobiyotasını olumlu yönde etkileyebileceği düşünülmektedir.
Düşük enerji yoğunluğunun yanı sıra prebiyotik etkileriyle de bilinen tam tahıllar, rafinasyon sırasında büyük oranda kaybedilen birçok fitokimyasalı daha yüksek miktarda içerir. Bunlardan biri, buğday (tam), çavdar ve kinoa gibi besinlerde bulunan betaindir. Betain karaciğer yağlanmasına karşı etikili bulunmuştur. Ancak, karaciğer yağlanması hastalarında betain takviyesinin tedavi amaçlı kullanımıyla ilgili araştırmalar henüz tutarlı sonuçlar vermemiştir. Doktor önerisi olmadan bu tür takviyeler kullanılmamalıdır.
Kuruyemişler:
Tekli doymamış yağ asitleri, özellikle oleik asit bakımından zengin olan kuruyemişler arasında fındık, badem ve antep fıstığı yer alır. Çoklu doymamış yağ asitleri, özellikle linoleik asit açısından zengin olanlar ise ceviz ve ay çekirdeğidir.
Düzenli ceviz tüketimi, lipid profilini olumlu yönde etkiler ve obezite, tip 2 diyabet, hipertansiyon ile metabolik sendrom gelişme riskini azaltır.
Kuruyemişler karaciğer yağlanmasının beslenme tedavisinde olumlu etkiler sağlayabilir.
Sızma Zeytinyağı (EVOO)
Sızma zeytinyağı (EVOO), olgun zeytin meyvesinden fiziksel yöntemlerle (ilk sıkma veya santrifüj) elde edilen ve herhangi bir rafinasyon işlemine tabi tutulmadan tüketilen zeytinyağı türüdür.
Tip 2 diyabetli hastalar üzerinde yapılan bir çalışmada, EVOO’nun tekli doymamış yağ asidi (MUFA) kaynağı olarak kullanılmasıyla karaciğer yağ oranında %39 oranında azalma kaydedilmiştir.
Balık:
ton, somon, uskumru, ringa ve sardalya gibi, genel olarak “yağlı balıklar” etlerinde lipit depoladıkları için en yüksek EPA ve DHA seviyelerine sahiptir. Buna karşın, yağsız balık türleri (örneğin morina), lipitleri karaciğerlerinde depolar ve bu nedenle EPA ile DHA seviyeleri daha düşüktür.
Karaciğer yağlanması ve non-alkolik steatohepatit hastalarında omega-3 takviyelerinin etkinliğini inceleyen bir meta-analiz, yaklaşık 6 aylık kullanım sonunda omega-3’ün karaciğer yağ miktarını (ultrason, MR veya biyopsi ile ölçülen) azalttığını ve karaciğer enzimleri olan AST ile ALT seviyelerini iyileştirdiğini göstermiştir.
Takviye konusunda doktorunuza ve diyetisyeninize danışınız.
Kurubaklagiller:
Tahran’da yetişkinler üzerinde gerçekleştirilen bir araştırmada, baklagil tüketimi ile karaciğer yağlanması riski arasındaki ilişki incelenmiş ve fasulye, mercimek ile bezelye gibi baklagillerin yüksek miktarda tüketilmesinin karaciğer yağlanması riskini anlamlı derecede azalttığı tespit edilmiştir.
Süt Ürünleri:
Süt ve diğer süt ürünlerinin tüketimi karaciğer yağlanması gelişimini önleyebilir.
Haftada 5-6 kez veya daha fazla olmak üzere, özellikle düşük yağlı süt ürünlerinin ılımlı tüketiminin karaciğer yağlanmasının iyileşmesine katkıda bulunabileceği belirtilmiştir.
Yoğurt, süt ürünlerinin bakteriyel fermantasyonu sonucu elde edilen bir besindir ve tüketildiğinde bağırsak sağlığı için birçok probiyotik sağlar. Yapılan bir kesitsel çalışmada, yüksek miktarda yoğurt tüketiminin, yeni tanı konmuş karaciğer yağlanması vakalarının oranını azalttığı gözlemlenmiştir.
Kahve:
Kahve, karaciğer yağlanması gelişimine karşı koruyucu etkiler gösterir.
Özellikle şekersiz filtre kahve, yağlı karaciğer hastalarında diyet ve egzersize destek olarak kullanılabilir.
Altı ay süren kahve tüketimini inceleyen bir kesitsel çalışmada, günlük 2 bardaktan fazla kahve içenlerde karaciğer fibrozisi riskinin daha düşük olduğu tespit edilmiştir.
4.Beslenme Klavuzları Karaciğer Yağlanması ile İlgili Neler Söylüyor?
| EASL (Avrupa Karaciğer Araştırmaları Derneği) EASD (Avrupa Diyabet Çalışmaları Derneği) EASO (Avrupa Obezite Çalışmaları Derneği) | Enerji açığı oluşturulmalıdır. %7-10 ağırlık kaybı sağlanmalıdır.Akdeniz diyeti tercih edilebilir.Fruktoz içerikli içecek ve yiyeceklere dikkat edilmelidir.Kahve içmek karaciğer yağlanmasına karşı koruyucudur. |
| ESPEN (Avrupa Klinik Beslenme ve Metabolizma Derneği) | %7-10 oranında kilo kaybı sağlanmalıdır.Steatozu ve insülin duyarlılığını iyileştirmek için Akdeniz diyeti önerilir.Kahvenin faydası vardır |
| APASL (Asya Pasifik Karaciğer Çalışmaları Derneği) | 500-1000 kkal’lik kalori açığı sağlanmalı. Kilo kaybı haftada 1 kg. Düşük karbonhidratlı, düşük yağlı ve Akdeniz tipi diyetler teşvik edilebilir. Yüksek fruktozlu içecekler dışlanmalı. Düzenli kahve tüketimi teşvik edilmelidir. |
| TKAD (Türk Karaciğer Araştırmaları Derneği) | %5-10 kilo kaybı, kalori kısıtlaması ve Akdeniz diyeti önerilir.Enerji içeriği yüksek yiyecek, işlenmiş et, fruktozlu ve paketli besinler ile tatlandırılmış içeceklerden kaçınmalıdır.Haftada 150 dk orta tempolu egzersiz genel sağlık önerisidir. |
5. ÖZET
Bilimsel makaleler ve beslenme kılavuzları, karaciğer yağlanmasının tedavisinde, kilo kaybını teşvik eden kişiye özel Akdeniz diyetinin uygulanmasını önermektedir. Genel sağlık önerisi olacak şekilde fiziksel aktivite teşvik edilmelidir. Ayrıca, yapılan çalışmalarda kahve tüketiminin de karaciğer sağlığı üzerinde olumlu etkileri olduğu vurgulanmıştır.
Konuyla ilgili daha fazla bilgi sahibi olmak ve İzmit Diyetisyen Seher Kökkaya’dan kişiye özel beslenme danışmanlığı randevusu almak için iletişim sayfamızdan bize ulaşabilirsiniz.
Sağlıklı günler dileriz…
Yararlanılan Kaynaklar:
https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/28714183
https://www.journal-of-hepatology.eu/article/S0168-8278(15)00734-5/fulltext
https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/28371239
https://www.mdpi.com/2072-6643/15/18/3987?utm_source
https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0098299723000717?via%3Dihub#sec8
https://www.tkad.org.tr/nafld-klinik-rehberi-yayinlandi-2021/

