Polikistik Over Sendromu (PCOS)

POLİKİSTİK OVER SENDROMU (PCOS)

1. POLİKİSTİK OVER SENDROMU (PCOS) NEDİR?

2.POLİKİSTİK OVER SENDROMUNDA(PCOS) BESLENME ÇEŞİTLERİ NELERDİR?

    3.POLİKİSTİK OVER SENDROMUNDA (PCOS) YEME DÜZENİ NE OLMALIDIR?

    4. POLİKİSTİK OVER SENDROMUNDA (PCOS) BESİN TAKVİYELERİ NELERDİR?

    5. POLİKİSTİK OVER SENDROMUNDA (PCOS) FİZİKSEL AKTİVİTE ÖNERİLERİ NELERDİR?

    6. POLİKİSTİK OVER SENDROMU (PCOS) HAKKINDA SONUÇ VE ÖNERİLER NELERDİR?

    1. PCOS NEDİR?

    Polikistik Over Sendromu (PCOS), dünya genelinde üreme çağındaki kadınlarda en sık görülen endokrin bozukluktur. Temel olarak hormonal dengesizlikler ve hipotalamus-hipofiz-over aksının işleyişindeki bozulmalar ile karakterizedir. Bu durum, kadınlarda hem üreme sağlığını hem de metabolik dengeyi etkileyen çok yönlü bir tabloya yol açar.

    PCOS’un klinik özellikleri yalnızca adet düzensizlikleri ve üreme problemleriyle sınırlı değildir. Hirsutizm (erkek tipi kıllanma), akne ve kilo artışı gibi yaygın semptomlara ek olarak insülin direnci, obezite, gebelik diyabeti ve tip 2 diyabet (T2DM) riskinde artış gibi önemli sağlık sorunlarıyla ilişkilidir. Yapılan araştırmalar, PCOS’lu kadınların, vücut kitle indeksleri (VKİ) normal aralıkta olsa bile artmış yağ kütlesi yüzdesine sahip olabileceğini göstermektedir.

    Bu sendromun yönetimi, yalnızca tıbbi tedaviye değil, aynı zamanda yaşam tarzı değişikliklerine de dayanır. Beslenme düzenlemeleri, düzenli fiziksel aktivite ve davranışsal müdahaleler, PCOS yönetiminde ilk basamak tedaviler olarak öne çıkmaktadır.

    PCOS, ayrıca kronik hastalık riski açısından da dikkat çekicidir. Örneğin, genç yaşta PCOS tanısı almış kadınlarda tip 2 diyabet görülme oranı, sağlıklı kadınlara kıyasla yaklaşık 10 kat daha fazladır. Özellikle obez PCOS’lu kadınların %30–50’sinde, 30 yaşına gelmeden bozulmuş glukoz toleransı veya belirgin tip 2 diyabet gelişebilmektedir.

    2. PCOS’TA VE BESLENME ÇEŞİTLERİ

    Bu konudaki bazı bilimsel çalışmalara değinmeye çalışalım.

    2.1 Akdeniz Diyeti:

    Akdeniz Diyeti’nin faydalı etkileri, bitkisel polifenollere atfedilmektedir. Polifenollerin hastalıkların önlenmesinde potansiyel bir rolü olduğu ve PCOS’lu kadınlarda tedavi edici etkiler taşıdığı; inflamasyonun ilerlemesini yavaşlattığı, insülin duyarlılığını artırdığı ve hiperinsülinemiyi iyileştirdiği görülmektedir.

    12 haftalık randomize kontrollü bir çalışmada, fazla kilolu 72 PCOS hastasında Akdeniz diyeti ve düşük karbonhidratlı diyet (MedDiet/LC) ile düşük yağlı diyetin (LF) etkileri karşılaştırılmıştır. MedDiet/LC grubunda adet düzeni, vücut ölçümleri, üreme hormonları, insülin direnci ve kan lipid seviyelerinde LF grubuna göre belirgin iyileşme göstermiştir. Sonuçlar, MedDiet/LC diyetinin fazla kilolu PCOS hastalarının tedavisinde etkili olabileceğini ortaya koymaktadır. Ayrıca akdeniz diyetinin, metabolik sağlığın iyileştirilmesiyle ilişkili olduğu unutulmamalıdır.

    2.2 Ketojenik Diyet

    PCOS tanısı konmuş, fazla kilolu 14 kadında modifiye edilmiş bir ketojenik diyet uygulanmıştır. Bu diyet, Akdeniz tipi izokalorik ketojenik bir protokoldür. 12 haftalık diyet sonrası, hastalarda vücut ağırlığı ve beden kitle indeksi (BKİ) anlamlı şekilde azalmış; yağ kütlesi, özellikle viseral yağ dokusu ve insülin direncinde belirgin iyileşmeler gözlenmiştir. Ayrıca, luteinizan hormon (LH), LH/FSH oranı, testosteron, SHBG, östrojen (E2) ve progesteron gibi hormon profillerinde olumlu değişiklikler kaydedilmiştir. 2021 yılında Cincione ve çalışma arkadaşlarının benzer bulguları, ketojenik diyetin PCOS’lu hastalar için uygun bir beslenme yaklaşımı olabileceğini öne sürmektedir. Ancak, PCOS kronik bir hastalık olduğundan uzun süreli tedavi gereklidir. Hayvan çalışmaları, uzun vadeli ketojenik diyet uygulamalarının metabolik sağlık üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğini; karaciğer yağlanması gibi bazı hastalıklara yol açabileceğini ortaya koymaktadır.

    2.3 Düşük Glisemik İndeksli Diyetler:

    Düşük glisemik indeks ve glisemik yük içeren diyetler, yüksek karbonhidratlı veya standart kontrol diyetlerine kıyasla insülin duyarlılığını artırmakta ve üreme hormon profillerinde (testosteron (T), seks hormon bağlayıcı globulin (SHBG) ve serbest androjen indeksi (FAI)) olumlu değişiklikler sağlamaktadır. Bu etkiler, özellikle adet döngüsünün düzenlenmesi yoluyla üreme fonksiyonlarının iyileşmesine katkıda bulunmaktadır.

    Yapılan bir çalışmada, PKOS’lu fazla kilolu kadınlarda düşük glisemik indeksli (GI) diyet ile makro besin ve lif içeriği açısından benzer fakat geleneksel düşük yağlı diyetin etkileri karşılaştırılmıştır.

    • Diyet özellikleri: Her iki diyet de düşük enerjili, düşük yağlı, düşük doymuş yağlı ve orta-yüksek lifli olacak şekilde tasarlanmıştır; tek fark karbonhidratların glisemik indeksiydi. Katılımcılara porsiyon kontrolü ve sağlıklı yağ tercihleri (fındık, tohumlar, avokado ve zeytinyağı gibi) konusunda rehberlik yapılmıştır. Sebze ve salata tüketiminin yüksek tutulması teşvik edilmiştir.
    • Bulgular:
      • Düşük GI diyeti, kilo kaybı miktarından bağımsız olarak, insülin duyarlılığında geleneksel diyete göre 3 kat daha fazla iyileşme sağlamıştır.
      • Adet düzensizliği yaşayanlarda düşük GI grubunun neredeyse tamamında düzen sağlanırken, geleneksel diyet grubunda bu oran üçte iki olmuştur.
    • Sonuç: Düşük GI diyeti, PKOS’lu ve fazla kilolu (morbid obez olmayan) kadınlarda insülin direnci yönetimi, kardiyovasküler risk azaltımı ve adet düzeninin iyileştirilmesinde ek avantajlar sağlayabilir.

    2.4 Yüksek Proteinli Diyetler:

    PCOS’lu kadınlarda, protein açısından zengin beslenme planlarının, yüksek karbonhidrat içeren diyetlere kıyasla androjen düzeylerini azaltmada daha etkili olabileceği bildirilmektedir.

    2.5 DASH Diyeti/Vegan Diyeti/Vejeteryan Diyet/Kurubaklagil Bazlı Diyet

    PCOS’lu bireylerde gerçekleştirilen randomize kontrollü çalışmalar, DASH diyetinin 8–12 haftalık uygulanmasının; vücut ağırlığı , BKİ , insülin direnci ve hormonal profil üzerinde olumlu etkiler sağladığını ortaya koymuştur.

    Vejetaryen beslenme modeli, et içeren diyetlere kıyasla inflamasyon belirteçlerini azaltmıştır.

    Vegan beslenme, üç ay sonunda kilo kaybını artırmış olsa da bu etki altıncı ayda korunmamıştır.

    Kurubaklagil ağırlıklı diyet ise, geleneksel diyete benzer şekilde vücut ağırlığında, insülin duyarlılığında ve üreme hormonlarında azalma sağlamıştır

    Bu beslenme modellerinin ortak noktası, yüksek lif ve bitkisel protein içeriğine sahip olmalarıdır. Bu bileşenler, bağırsak mikrobiyota çeşitliliğini artırarak kısa zincirli yağ asitlerinin üretimini teşvik eder; bu asitlerin potansiyel anti-inflamatuar özelliklere sahip olduğu bilinmektedir.

    3. Yeme Düzeni

    Yeme Kalıpları
    Gün içinde daha sık aralıklarla ve daha küçük porsiyonlarla beslenmek ile sabah kahvaltısının daha büyük, akşam yemeğinin ise daha küçük porsiyonlardan oluşması, insülin duyarlılığını ve androjen düzeylerini olumlu yönde etkileyebilmektedir. Bu bulgu özellikle önemlidir çünkü PCOS’lu kadınlarda kahvaltıyı atlama ya da kahvaltı ve öğle öğünlerini günün ilerleyen saatlerine erteleme eğilimi yaygındır.

    4. Besin Takviyeleri

    PCOS’lu bireylerde, inositol ve alfa-lipoik asit (ALA) takviyelerinin, özellikle birlikte kullanıldığında potansiyel faydalar sağlayabileceği öne sürülmektedir. Ancak bu tür takviyeler doktor önerisi olmadan kullanılmalıdır.

    D vitamini eksikliği bulunan PCOS’lu kadınlarda yapılan çalışmalar, D vitamini desteğinin glisemik metabolizma üzerinde olumlu etkiler sağlayabileceğini göstermektedir. Bununla birlikte, plazma lipid profili, inflamasyon ve hiperandrojenizm üzerindeki olası faydalarını netleştirmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Doktor tavsiyesi olmadan kullanılmamalıdır.

    Özetle bugüne kadar elde edilen kanıtlar, belirli vitaminlerin (B-12, inositoller, folat, D, E ve K vitaminleri), vitamin benzeri besinlerin (biyoflavonoidler ve alfa-lipoik asit), minerallerin (kalsiyum, çinko, selenyum ve krom pikolinat) ve diğer bileşimlerin (melatonin, omega-3 yağ asitleri, probiyotikler ve tarçın) PCOS tedavisinde potansiyel faydalar sağlayabileceğini göstermektedir. Ancak, bu bileşenlerin etkinliği ve güvenilirliği konusunda netlikler mevcut değildir.

    5. Fiziksel Aktivite

    • 18–64 yaş arası yetişkinlerde haftada en az 150 dakika orta şiddette ya da 75 dakika yüksek şiddette fiziksel aktivite veya eşdeğer kombinasyonlar; haftada 2 gün kas güçlendirici aktiviteler.
    • Ergenlerde, haftada en az 3 gün kas ve kemik güçlendirici aktiviteler dahil olmak üzere, günde en az 60 dakika orta-yüksek şiddette fiziksel aktivite.
    • Aktivite en az 10 dakikalık seanslarla yapılmalı veya yaklaşık 1.000 adımlık bölümlerle toplamda çoğu gün 30 dakika hedeflenmelidir.

    6. SONUÇ

    2018 PCOS kılavuzuna göre, tek bir diyetin diğerlerine üstün olduğunu kanıtlayacak yeterli veri bulunmamaktadır. Bu nedenle beslenme önerileri, kişinin yaşam tarzı, ihtiyaçları ve tercihleri göz önünde bulundurularak profesyonel bir şekilde planlanmalıdır.

    PCOS’lu kadınlarda tıbbi beslenme tedavisinin temel amaçları arasında insülin direncinin azaltılması ve üreme fonksiyonlarının desteklenmesi yer almaktadır. Vücut ağırlığının %5 ila %10 oranında azaltılması, üreme sağlığında olumlu gelişmelere katkı sağlayabilir. Ancak, bu iyileşme sadece kilo kaybıyla sınırlı olmayabilir. Bu yüzden, doymuş yağ ve yüksek glisemik indekse sahip besinlerin tüketiminin sınırlandırılması; omega-3 yağ asitleri, D vitamini ve krom gibi besin öğelerinin yeterince alınmasının artırılması ek faydalar getirebilir .

    Konuyla ilgili merak ettikleriniz ve İzmit Diyetisyen Seher Kökkaya‘dan beslenme danışmanlığı randevusu almak için iletişim sayfamızdan bize ulaşabilirsiniz. Sağlıkla Kalın…

    YARARLANILAN KAYNAKLAR:

    https://rbej.biomedcentral.com/articles/10.1186/s12958-025-01411-1#Abs1Özet

    https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0002916523018841#bib20

    https://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1111/obr.13046

    https://bmcendocrdisord.biomedcentral.com/articles/10.1186/s12902-022-01208-y

    https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10444658

    https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC9974679/#notes2

    https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/34970669